Galatasaray, Fenerbahçe Rekabeti Atletizm Pistlerine de Taşınıyor
Bir zamanlar Türkiye’de spor sadece futboldan ibaret değildi.
Tüm spor dallarının anası, atası, temeli kabul edilen atletizm çok uzun yıllar manşetleri süsledi.
Çocukluğumuz Velli Ballı, İsmail Akçay’ın maratonda, Mehmet Yurdadön’ün krosta, Sermet Timurlenk’in 800 metrede, Ekrem Özdamar’ın yüksek atlamadaki başarılarını manşetlerde okuyarak geçti.
Süreyya Ayhan’ın 1500 metrede Avrupa şampiyonu olduğu yarışı, küçük dev kadın Elvan Abeylegesse’nin dünya rekoru kırdığı Norveç’teki Golden Lig’i unutmak ne mümkün.
Eşref Apak’ın 2004 Atina Olimpiyatları’nda çekiç atmada dördüncü olup kürsüye çıkma şansını yitirdikten sonra 2’inci ve 3’üncünün dopingten ceza almasıyla postayla gelen gümüş madalyanın sevinç ve hüznünü tüm millet olarak birlikte yaşamıştık.
Gerilere gidersek, spor tarihi sayfalarını Naili Moran, Cezmi Or, Ömer Besim Koşalay, Suat Hayri Ürgüplü’nün başarıları süsler.
Maalesef o günler çok ama çok geride kaldı.
Son yıllarda atletizm haberleri yine manşetlerde yer aldı.
Üzücü olan bu haberlerin başarıları değil de skandalları içeriyor olmasıydı.
Dopingden yasaklanan sporcular, sırf olimpiyatlara kota alabilmek için foto finişlerin manipüle edilerek sonuçlarla oynanması, Türkiye’deki hiçbir yarışmanın derecesinin uluslararası arenada kabul görmemesi bu skandalların başında geliyordu.
Fatih Cintimar’ın Atletizm Federasyonu başkanlığı döneminde üst üste yaşanan bu skandallar, Kasım ayında yapılan genel kurulla son bulmuş gibi görünüyor.
Artık Atletizm Federasyonu başkanlığı koltuğunda hem sporcu hem de akademik kimliğiyle tanınan, ömrü atletizme hizmetle geçen, camianın saygı duyduğu bir isim, Ahmet Karadağ oturuyor.
Ahmet Karadağ, dün ekibiyle birlikte Gazeteciler Cemiyeti’nin konuğuydu.
Yaklaşık bir saat boyunca yaşadığı sorunları, hedeflerini anlattı.
Sorunlar az çok bildiğimiz, tahmin ettiğimiz konular.
Beni ve ziyarette bulunan gazetecileri heyecanlandıran, atletizm sporunun geleceği açısından umutlandıran ise Ahmet Karadağ’ın gerçekçi hedefleriydi.
Öncelikle Ankara için iki müjde verdi.
19 Mayıs Stadı ile birlikte yıkılan Naili Moran atletizm pistinin, yeni stadın yapımıyla birlikte yeniden inşa edileceği, ilk müjdesiydi.
Adından Ankaragücü ve Gençlerbirliği’nin Beştepe’deki tesislerine komşu olacak Yumurtatepe’deki dev bir atletizm tesisi için çalışmalara başlandığını duyurdu.
Türkiye’nin başkenti olmasına karşın, spor tesisi açısından son derece fakir bir kent olan Ankara’nın, yeniden atletizmin kalbinin attığı kent olacağının ilk işaretleriydi bu müjdeler.
Doping kullanımının engelleneceği, Türkiye’deki yarışmalarda elde edilecek derecelerin yeniden uluslararası arenada kabul göreceği, Türk insanını utandıran yasağı kaldıracakları sözünü de verdi Ahmet Karadağ.
Bir müjde de Galatasaray’dan geldi.
Ahmet Karadağ Galatasaray Lisesi mezunu, sıkı bir Cim bom taraftarı.
Fenerbahçe’nin atletizmde son yıllarda elde ettiği başarılardan dolayı da “Futbolda Galatasaray taraftarı olsam da atletizmde Fenerbahçe’yi tutuyorum” diyecek kadar da ezeli rakibine saygı duyan bir spor adamı Ahmet Karadağ.
Ahmet Karadağ, yakın dostu Galatasaray Başkanı Dursun Özbek ile görüştüğünü Fenerbahçe ile yarışacak potansiyelde bir atletizm takımı kurma sözü aldığını söyledi.
Galatasaray isminin atletizmdeki yeri başkadır.
Türkiye’nin atletizmle ilk tanışması, Galatasaray Lisesi’nin 1868 yılında batılı eğitim sitemine geçmesiyle oldu.
Eski bir atlet olan Galatasaray Lisesi beden eğitimi öğretmeni Curel’in 1870 yılında Kağıthane’de düzenlediği “İdman Bayramı” Türkiye’de atletizm yarışlarının başlangıcı olarak kabul edilir.
Galatasaray, Türkiye’yi atletizm sporuyla tanıştıran kulüptür.
Galatasaray’ın güçlü bir takım kurması, Fenerbahçe ile ezeli rekabeti bu kulvara da taşıması, Türk atletizmini kulüpler bazında uluslararası arenada zirveye çıkaracaktır.
Yakında spor gazetelerinin manşetlerinde yeniden atletizm haberlerini görürsek şaşırmayalım.
Başarılar Ahmet Karadağ.
Kaynak Haber Metier Erdem